Osmanlı İmparatorluğu döneminde birçok dine mensup azınlıklar akılcı bir politika ile uyum içerisinde yaşamışlar ve imparatorluğun hizmetinde kullanılmışlardır. Dini liderlerine gereken değer verilmiştir. Bugün dünyada 300 milyon Rum Ortodoks cemaatinin liderliğini yapan Patrik’e Osmanlılar döneminde Müslüman din adamlarına gösterilen saygı ve itibar gösterilmiştir.
İstanbul’da bulunan Patrikhane bir Osmanlı Türk müessesesidir. İlahi açıdan Osmanlı egemenliğinde olmayan ülkeler Osmanlı’ya bağlı olmamak için bağımsız kiliselerini kurmuşlardır. Osmanlılardan bağımsızlığını kazanan ülkeler ise hemen Patrikhane ile ilişkilerini kesmişlerdir çünkü Patrikhane bir Osmanlı Türk müessesesidir. Yunanistan’ı örnek olarak verirsek Yunanistan bağımsızdır ama oniki ada Patrikhane’ye bağlıdır.
Türkiye’de Rum nüfusu azaldıkça Patrikhane’nin Türkiye’deki etkinliği de azalmıştır. Ancak dünyadaki etkinliği azalmamıştır. Rum Ortodoks Kilisesine mensup din adamlarının eğitimlerinin yapıldığı Ruhban Okulu bir çeşit kurmay okulu işlevini görmektedir. 1700 yıllık bir geçmişe sahip olan Patrikhanenin 1842 yılında açılan Ruhban okulu Cumhuriyet ilan edildikten sonraki dönemde ve hatta Rumlara karşı açık bir düşmanlığın sergilendiği dönemde bile varlığını sürdürmüş ancak daha sonraları özel üniversiteleri kapsayan bir kanuna dayanılarak haksız bir şekilde kapatılmıştır.
Liberal Demokrat Parti’nin görüşü:
Ruhban Okulu bir Osmanlı Türk müessesesidir. Diğer ülkelerin değil bizim sorunumuzdur. Ruhban okulu bizimdir ve bir semboldür. Açılmasında kanunen hiçbir sakınca yoktur ve mutlaka açılmalıdır.
Ruhban Okulu’nun açılması durumunda başta ABD olmak üzere dünyanın birçok yerinden Avustralya’dan Hong Kong’dan Singapur’dan Rusya’dan ve daha birçok ülkeden papazlar buraya gelecekler ve üçer aylık eğitimlerini tamamlayarak gideceklerdir. Bu her bakımdan Türkiye için faydalı hiçbir sakıncası olmayan dini ve akademik bir faaliyettir. İnanç turizmine katkıda bulunacak olan bu faaliyet sayesinde dünyanın pek çok yerinden dini liderler ülkemize gelecek ve döndüklerinde kendi cemaatlerine ülkemizin tanıtımını yapacaklardır. Bunu engellemenin hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Osmanlılar zamanında Atatürk zamanında demokrasi zamanında faaliyette bulunan bir kültür kurumunun yasaklanması bizim itibarımızı zedeleyen yanlış bir uygulamamızdır.
Türkiyenin en büyük değerlerinden birisi de Rum Ortodoks Patrikhanesidir. İstanbul’daki Patrik’in ekümenik olması Türkiye’nin yararınadır. Ortodoks Cemaati’nin lideri konumundaki Patrik’in Türkiye’de bulunması Türkiye’nin temsili açısından çok büyük faydalar sağlayacaktır. Örnek olarak Avrupa Topluluğu’na girişimiz açısından Patrik’in yapacağı propaganda en etkili faaliyetlerden birisi olacaktır.
Patrikhane gibi bir müessesenin sağlayacağı faydaları daha 21 yaşındayken farkeden Fatih Sultan Mehmet saygın bir papazı Patrik ilan ederek İstanbul’da özel bir Patrikhane kurdurmuştur. Bizim de ileriyi görerek yanlış politikalarımızdan vazgeçmemiz gerekmektedir. Ruhban Okulu’nun açılması gerekmektedir ve bu bizim itibarımızı zedeleyen bir sorunumuzdur.
2. Beyazıt Musevileri İspanya’dan getirttiği dönemde şöyle diyor: “Bu Kral Ferdinand ne kadar bilinçsiz bir insan ki bu becerikli ve değerli tebaayı bana yollayarak beni zenginleştiriyor ve kendisini fakirleştiriyor.” Roma İmparatorluğundan bu yana ülkemizde varlığını sürdüren Rum toplumu da ülkemizin değerlerinden birisidir. Türkiye’de izlenmiş olan sterilizasyon politikaları sebebiyle nüfusumuzun 11 milyon olduğu dönemde % 1 oranında olan Rum nüfusu bugün 2000 kişiye kadar azalmıştır. Bu bilinçsiz bir şekilde uygulanan toplumu devleti koruma içgüdüsüdür. Halbuki çok renkli toplum daha değerli ve daha güçlüdür. Uygulanan yanlış politikalar toplumumuzun sahip olduğu büyük kozmopolit kültür birikimimizi yok etmekte ve ülkemizi fakirleştirmektedir.