Özellikle 90’lı yıllar Türkiye açısından gerçekten de ayıp sayılması gereken bir tartışma ile geçti, yeni bir bin yıla girmemize rağmen aynı şekilde devam ediyor. Farklı saflarda görünen fakat birbirlerinin kopyası olan “Ankara Partileri”nin, söyleyecekleri başka bir şey olmadığı için verdikleri bu kavga yüzbinlerce insanımızı mağdur ederken, Türkiye’de insan haklarının da geri gitmesine neden oldu.
Liberal Demokrat Parti’nin, kısaca “Türban sorunu” olarak adlandırılan bu mesele hakkındaki görüşü kısa, net ve özgürlükçüdür.
Liberal Demokrat Parti görev konumları ve devletin tarafsızlığı ilkesi gereği devlet memurları dışında, hiçbir kişinin kılık kıyafetine karışılamayacağına inanır.
İnsanlar farklı dünya görüşleri, politik konumlarını ifade edebilmek ve(ya) dini inançları gereği farklı giyim tarzlarını seçebilirler. Kişiler siyasi amaçla bir kıyafet giyiyorlarsa bu fikir ve ifade özgürlüğü, dini inançları gereği belli bir kıyafet giyiyorlarsa bu kişilerin din ve vicdan özgürlüğü dahilinde bir konudur ve devletin bu özgürlükleri kısıtlamaya yetkisi ve hakkı olamaz.
Devlet sadece bir birey bir başkasına çeşitli yollarla baskı kurar, şiddet veya şiddet tehditi ile belli bir şekilde davranmaya zorlanırsa mahkemeler aracılığı ile mağdurun yanında olmakla yükümlüdür. Belli bir giyim tarzının kimseye bir zararı olamayacağı gibi, kıyafetin giyim amacını sorgulamak, kategorize etmek ve belli kıyafetleri teşvik ederken belli kıyafet giyenleri cezalandırmak devletin işi olamaz.
Açıkça ortaya koymak gerekir ki, Liberal Demokrat Partinin bu görüşü herhangi bir dine dayalı bir görüş değil, kim olursa olsun, inancı ne olursa olsun her bireyin en temel insan haklarıyla ilgili bir görüştür. Dolayısı ile Liberal Demokrat Parti soruna, “Türban sorunu” olarak değil, ifade özgürlüğü ve din ve vicdan özgürlüğü aolarak görmektedir.
Bu sorunun şimdiye kadar çözülememesinin temel sebebi de, tartışmanın temel insan hakları ekseninde değil, dini temeller üzerinden yapılmış olmasıdır.
Ellerinde türban meselesinden başka bir şey olmayan, hiçbir fikir ve felsefesi, hiçbir çözüm önerileri olmayan Refah-Fazilet Partileri ve şimdi de bu partilerin devamı olan Saadet Partisi ile Akparti’nin bu meseleyi inanç sömürüsü haline getirmeleri son derece doğaldır.
Yine aynı şekilde diğer “Ankara Partileri” olan ANAP, DSP, DYP ve CHP’nin politik bir fırsatçılıkla bu konuda hassas olan vatandaşlarımızın korkularını körükleyerek politika yapmaları da aynı şekilde doğaldır. Zira bu siyasi felsefe yoksunu “Ankara Partileri”nin de halka başka söyleyecekleri bir çözüm önerileri bulunmamaktadır.
Kısaca şimdiye kadar bu meseleden mağdur olan vatandaşlarımız, felsefesiz ve çözümsüz “Ankara Partileri”ne mahkum oldukları için mağdur olmuşlardır. Fakat artık halkımızın birbirlerinin kopyası olan ve sırayla iktidara geleceklerini uman bu “Ankara Partileri” karşısında bir alternatif bulunmaktadır.
Sonuç olarak, bu sorunu ortadan kaldıracak olan siyasi oluşum tutarlı özgürlükçü felsefesi ve çözümleri ile Liberal Demokrat Partidir, fırsatçı ve ilkesiz “Ankara Partileri” değil.