Neden Liberal Demokrat Parti ?
Parti programi için tıklayın.
Liberal Demokrat Parti, Türk siyasal yaşamında eksikliği her geçen gün biraz daha fazla hissedilen liberal yani, özgürlükçü felsefeyi (bk. Ek 1-2) ekonomik yaşamda olduğu kadar; sosyal ve kültürel alanlarda da yeşertmeyi hedefleyen bir siyasi oluşumdur.
Ülkemizde Liberal Demokrat Parti ’den başka hiçbir siyasi partinin gerçek anlamda ve samimiyetle, bireyin güven, adalet, mutluluk ve kendini özgürce ifade etme isteğinin kesin önceliği olduğu, her anlamda özgürlükçü, liberal demokrasiyi savunduğu ve dolayısıyla, bugünün misyonuna hizmet ettiği söylenemez.
Türk siyasi tarihinde, bu güne kadar, Liberalizm adı altında yapıldığı savunulan tüm uygulamaların, oy toplamaya dönük, popülizmden öteye gitmediği bir gerçektir. Liberal Demokrat Parti, siyasal yaşamımızdaki bu önemli boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
Liberal Demokrat Parti ile Türkiye'de ilk kez devlet ile ilişkisi, devletten beklentisi olmayan; devletçiliğe karşı bireyin yaratıcı ve üretici gücünü savunan, kollayan örgütlü bir hareket ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenledir ki, mevcut herhangi bir siyasi parti içinde mücadele vermek gibi, beyhude bir yol tutulmamış; hareketin doğrudan doğruya sokaktaki insanla başlatılması ve geliştirilmesi öngörülmüştür.
Neden "liberal" bir parti?
Yukarıda da ifade edildiği üzere, ülkemizin siyaset sahnesindeki politik hareketlerin tümü temelde devletçi zihniyetin ürünleri ve savunucularıdırlar. Bu durum, bu partileri birbirinin tıpatıp benzeri kılmaktadır.
Nitekim, yakın tarihimizdeki tüm koalisyon hükümetleri bu nedenle uyumlu yürüyebilmiştir. Bu partilerin hepsi aynı, hamurun ürünleridir çünkü, hepsinin kuruluşunda ve yönetiminde devletçi zihniyetin temsilcileri hakim bulunmaktadır.
Zaten bu nedenledir ki, ülkemiz gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse kültürel atılımları bir türlü gerçekleştirememekte ve bugünkü tıkanıklıkları yaşamaktadır.
Bugüne dek Türkiye'de gerçekten bireye, sokaktaki insana dönük, onu merkez alan, onun yaratıcı ve girişimci gücüne güvenen, onu onurlandıran bir siyasi oluşuma gidilmemiş; bu yapıda bir siyasi harekete girişilmemiştir.
Oysa, liberalizm ve liberal demokrasi, tüm çağdaş ve ileri ülkeler için olduğu gibi, Türkiye ve Türk insanının refah ve mutluluğu için de tek yoldur.
Liberal Demokrat Parti devlete değil, devletçiliğe karşıdır.
Özenle vurgulamak isteriz ki, Liberal Demokrat Parti devletçilik deyimini, tipik totaliter devletçilik anlamıyla kullanmaktadır. Şöyle ki:
Devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan bireylerin, asgari müştereklerde birleştiği ve anlaştığı sistemdir. Devlet gücünü, bireyler ve bireylerin oluşturduğu kurumlardan almaktadır.
Devletçilik, devletin bu asli, bu yaşamsal gücünü birey için değil, bireye karşı kullanan bir yönetim anlayışıdır. Bu nedenledir ki, Liberal Demokrat Parti devlete değil, devletçiliğe karşıdır.
Devletçilik yalnız Türkiye'de değil, tüm dünyada gerek ekonomik, gerek sosyal, gerekse kültürel alanlarda iflâs etmiş bir sistemdir.
Bireyin istekleri, dünyanın her yerinde aynıdır ve değişmez. Birey güven ister, adalet ister, mutluluk ister, kendini özgürce ifade etmek ister.
Bireyin bu temel, bu vazgeçilmez isteklerini, tarih boyunca ne faşizm ne sosyalizm ne de başka benzeri rejimler değiştirebilmiştir.
Liberalizm, bu anlayışla insanı, bireyi merkez almakta; bireyin özgürlük, güven, adalet ve mutluluk isteklerini öncelikli amaç olarak belirlemektedir.
Bugün devletçilik, belki de geçirdiği belirli bir evrimin sonucu olarak, artık müdahalecilik biçiminde değil; halka hizmet şeklinde gibi görünüyorsa da, bu bir aldatmacadır ve bunun bir aldatmaca olduğu, bilinen bir gerçektir.
Sosyal devlet anlayışı ise, söylemden öteye gidememiş; birey, toplum ve kurumlar bu anlayışın sonucu olarak, sürekli istismar edilmişlerdir.
Temel Felsefe ve Öncelikli Amaç
Liberal Demokrat Parti' nin öncelikli amacı, bu devletçilik aldatmacasını, bireyin ve halkımızın gözleri önüne sermek; bu anlayışın neden olduğu maddi ve manevi kayıpları Türk halkına anlatmaktır.
Liberal Demokrat Parti' nin bu bağlamda başarısı, halkımızın liberalizmi benimsemesi yolunu açacak ve hareket böylece ivme kazanacaktır. Böylelikle, tarihimizde ilk kez bireyin ve dolayısıyla, halkın iradesinin devlet yönetimine doğrudan yansıması, liberal demokrasi ile gerçekleşmiş olacaktır.
Söz konusu yeniden yapılanma programının temel felsefesi, bireyi devletçiliğe karşı korumak; onu özgür ve rahat bırakarak, inisiyatif sahibi kılmaktır.
Tekrar ediyoruz: Liberal felsefe bireye güvenir, bireye inanır, bireyi özgür kılar, bireyi kayıt altına almaz, bireyden kuşkulanmaz, bireyden korkmaz, bireyin beyanını esas alır. Dolayısıyla, öngörülen sistemde birey siyasi, idari, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda doğrudan söz sahibi olacak, inisiyatifini kullanabilecektir.
Liberal Demokrat Parti için, liberal hareketin demokrasinin kuralları içinde, bireyin ve halkımızın rızası ile, katılımı ile gerçekleştirilmesi, birincil önemi haizdir.
Örgütlenme
Yukarıda ifade bulan felsefe, Liberal Demokrat Parti bünyesinde de benimsenmekte; parti örgütü Türk halkının, gerçek temsilcileri ile oluşturulmaktadır
Liberal Demokrat Parti, tüm gelişmiş ülkeler için olduğu gibi, Türkiye için de gerçek liberal demokrasiyi savunan herkesi çatısı altına davet etmektedir.
Dilek
GENEL DEĞERLİNDİRME
Dünya ve Türkiye
Geçtiğimiz yüzyılda dünyamız tarihinin en hızlı değişimini yaşadı.
20. yüzyıla dönüp baktığımızda, sanayi, bilim ve teknolojide muazzam gelişmeler kaydedildiğini; özellikle iletişim ve bilgi-işlem teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmelerin sonucu olarak, yepyeni bir çağa, Bilgi Çağı' na girdiğimizi görüyoruz.
Bilgi Çağı daha şimdiden 21. yüzyılda dünyamızın daha da hızlı ve köklü değişikliklere sahne olacağına işaret etmektedir.
Hızlı ve etkin iletişim ortamında insanlar, kurumlar, halklar ve uluslararası etkileşim her alanda büyük değişime yol açıyor; insanoğlu maddi ve manevi varlığını en yüce, en gelişmiş değerlere indeksleyen yaşam şartlarını, her zamankinden daha çok talep eder duruma geliyor Bu değişimden Türkiye'yi, Türk halkını ve birey olarak Türk vatandaşını soyutlamak mümkün değildir ve olmayacaktır.
Değişim ve Türkiye
Türkiye, coğrafi avantajı, köklü tarihsel birikimi, çok yönlü ve zengin kültürel varlığı, genç ve dinamik toplum yapısı, girişimci ve çalışkan insanları ile böylesi bir dünya ortamına değil uyum sağlamak, bu ortamın oluşmasına en büyük katkıda bulunacak tüm özelliklere sahip, dünya üzerindeki sayılı ülkeden biridir.
Ülkemizin dünya için değeri büyüktür ve bu gerçeği kimse değiştiremez.
Öz Kaynaklarımız
Türkiye, her şeyden önce, dünya üzerindeki coğrafi konumu ile kilit ülke durumundadır. Anadolu toprakları, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de çok yönlü stratejik önemini korumaktadır. Bu eşsiz doğal konum, büyük potansiyel ve güç vaat etmektedir.
Ülkemizin kuzey-güney, doğu-batı arasındaki köprü konumu, özellikle, insan refah ve mutluluğuna hizmet edecek, dünya ekonomik aktivitesinin yoğunlaşacağı merkez olmasına imkân sağlayacaktır.
Komünist bloğun çökmesi ve bu blok ülkelerinin birer ikişer serbest ticaret partneri haline gelmeleri ile, bu potansiyel daha da önem kazanmaktadır. Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya doğal kaynakları da Türkiye'nin bu köprü konumuna ek avantajlar sağlamaktadır.
Bütün mesele, bu gerçeğin her yönü ile idrak edilmesinde; bu doğal potansiyelin Türkiye ve dünya için hak ettiği değere kavuşturulabilmesinde yatmaktadır.
Anadolu ve Anadolu halkı, dünya tarihinin en büyük medeniyetlerinin kurulduğu ve yeşerdiği toprakların; Türkiye ve Türk halkı dünya tarihinin en güçlü devletlerinden biri olan, 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu' nun mirasçılarıdır.
Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk toplumunun ve Türk insanının derin tarih bilincine işaret etmektedir. Başka ülke vatandaşlarının okuyarak, araştırarak, inceleyerek sahip olmaya çalıştıkları böylesi bilinç, bizim genlerimize işlemiş olmalı ki, üzerinde durmayacak kadar doğal zannediyor, ziyan ediyoruz.
Çözüm, çok derinlerde yatan bu bilinci şuurlu biçimde tazelemek; böylesi bir geçmişe kıyasla genç sayılabilecek Cumhuriyetimizi, tüm kurumları ile, bu mirasın üzerinde ve fakat, çağın gerçekleri, çağın değerleri ile yoğurarak, yeniden yapılandırmakta yatmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin toplum yapısı çok çeşitli etnik özellikleri ve dolayısıyla, kültürel zenginliği haizdir. Böylesi bir toplum yapısı, liberal demokrasinin yeşermesi için ideal ortamı hazırlar. Yine böylesi bir toplum yapısı, bugün tüm ileri ülkelerin küreselleşme kavramı içinde ideal olarak gördüğü, gerçekleştirmeye çalıştığı dünya ortamının nüvesi niteliğindedir. Çünkü, böylesi bir mozaiktir ki, insanoğluna etkileşim yoluyla en somut, en hızlı maddi ve manevi gelişimi sağlar. Çözüm, bu özgün yapının özenle korunmasında; korunmakla kalmayıp, geliştirilmesinde ve tüm dünyaya örnek teşkil edecek şekilde, bilinçle onurlandırılmasında yatmaktadır.
Türkiye Genç bir nüfusa sahiptir.
Böylesi genç ve dolayısıyla, dinamik ve istekli nüfus yapısı dünyanın pek az ülkesine nasip olmuş, muazzam bir potansiyel güçtür. Sorun, özellikle bu genç nüfusun yeşermesine, maddi ve manevi olarak sağlıklı gelişmesine imkân sağlayacak verimli ortamı yaratabilmektir. Türkiye bugün her alanda, dünya standartlarında yetişmiş insan gücüne sahiptir. Bu değere ek olarak, girişimcilik, çalışkanlık, uyum yeteneği insanımızın pek çok kez ispat ettiği özelliklerinin başında gelmektedir.
Sorun, İnsanlarımızın bu niteliklerini ortaya koymalarına, kendilerini ifade etmelerine, her bakımdan üretken olmalarına imkân sağlayacak, özgür ve hatta, sınırsız imkânları onların önlerine koyabilmekte yatmaktadır.
Sorumluluğumuz
Türkiye Cumhuriyeti, sahip olduğu bu eşsiz öz kaynakların bilinci ile, kendisine karşı olduğu kadar, dünyamız ve dünya insanına karşı sorumluluğunu idrak etmek; zaman kaybetmeksizin çoktan hakkettiği lider ülke konumuna gelmek zorundadır.
Dünya üzerinde işgal ettiğimiz bu eşsiz stratejik köprüde ve böylesi öz kaynakla savunduğumuz liberal demokrasiyi yaşama geçirebilmemiz halinde, Türkiye için olduğu kadar, insanlığa da büyük hizmet yapacağımıza içtenlikle inanıyoruz.
Ülkemizde başlatılan liberal demokrasi hareketi, dünyadaki tüm liberal hareketleri de güçlendirecektir. Dünyanın liberalleşmesi, totaliter rejimlerin sonu olacak; dünya toplumlarını ve insanını prangaya vuran zincirler atılacak; insanoğlu tarihin her döneminde peşinden koştuğu refah ve mutluluğa hızla kavuşacaktır.
Bireyleri fakir ve mutsuz bir toplumdan, kendisi dahil, kimseye fayda yoktur ve liberalizm sadece ülkemiz için değil, bütün insanlık için kurtuluştur.
...ve Liberal Demokrat Parti
Liberal Demokrat Parti, Türkiye Cumhuriyeti ve vatandaşlarını kendine ve dünyaya karşı sorumluluğunu - tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirdiği milli mücadelede olduğu gibi -, idrak etmeye ve gereğini yapmaya davet etmektedir.
Cumhuriyet tarihimizde kaydedilen tüm gelişmelere rağmen, bugün vardığımız noktanın Türk insanı, Türkiye Cumhuriyeti ve insanlık âlemi için yeterli olmaktan uzak olduğunu düşünüyor; mevcut muazzam potansiyelin ve gücün çok küçük bir kısmının (onun da yanlış), kullanıldığına inanıyoruz. Türkiye bundan çok daha iyisini ve fazlasını hakketmektedir.
PDFler
Tüm Parti Programı
Kısaltılmış Parti Programı
Anayasa Önerisi
Dış Politika
Eğitim, Kültür, Çevre, Sağlık
Ekonomi
İnsan Hakları ve Demokrasi
Yargı ve Adalet
İşçi Emeklileri
Para, Finansman ve Vergi
Komşu İlişkileri
Belediyeler
Bakkallar