Liberal Demokrat Parti iktidarında RTÜK derhal lağvedilecektir.
Zira LDP, RTÜK ve benzeri kurumları, bir an evvel kapatılması gereken, lüzumsuz, anti-demokratik, hantal ve bürokratik kurumlar olarak görmektedir.
RTÜK, özel radyo ve televizyonların reklam gelirlerinden, mevcut ekonomik kriz döneminde bile, %5 gibi bir pay toplayarak bir kanser hücresi gibi büyümüştür.
Öte yandan, çağdaş demokratik prensipler açısından bakıldığında, siyasi iktidara bağlı bir kurumun, yargı görevini üstlenerek radyo ve televizyonlara kapatma cezaları vermesi kabul edilemez. Ekran karartmak ülkeyi karanlıklara götürmek demektir. Ekran karartmak kitap yakmak zihniyetinden farksızdır.
Bu cezalar, basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün ve halkın haber alma özgürlüğünün kabul edilemez ihlalleridir. Polisin bir zanlıyı mahkemeye çıkarmadan hapse mahkûm etmesi kadar kabul edilemez bir ihlaldir.
Üstelik radyo ve televizyonlara verilen bu cezalar “Türk aile yapısına” veya “toplumun milli ve manevi değerlerine” aykırı yayın gibi son derece muğlak, yorumu kişiden kişiye değişen sözde ihlaller nedeniyle verilmektedir.
“LİBERAL DEMOKRAT PARTİ RTÜK’Ü DERHAL LAĞVEDECEKTİR”
Rtük yerine, basına bakan mahkemeler veya benzeri ihtisas mahkemeleri kurularak yapılan şikayetlerin hızla sonuçlandırılmasına gidilecektir.
Örneğin, radyo ve televizyon yayınlarına ilişkin bir şikayet üzerine ilgili kaset derhal bilirkişiler tarafından incelenecek ve bir hafta gibi bir süre içinde konuya bakmakla ilgili mahkeme kararını verecektir.
Davaya ilişkin tüm masraflar kaybeden tarafa yüklenecektir. Bu şekilde gereksiz bürokratik yapılara ve mekanizmalara, lüzumsuz masraflara neden olan sorun hızla çözülmüş olacaktır. RTÜK’ün bugün önemli boyutlara varan ve bilhassa Anadolu’daki yerel radyo ve televizyonlara olan maddi yükü ortadan kalkmış olacaktır.
“MEDYA GEREKLİ GÖRÜRSE KENDİ OTO-KONTROL MEKANİZMASINI KURAR”
Medya kurumları, topluma karşı sorumluluklarına bir standart getirmek veya sektör olarak denetlemek isterlerse, sektör temsilcilerinden oluşan bir kurum oluşturabilirler. Böylece medya sektörüne, hükümetin veya meclisin anti-demokratik zorlamaları olmadan, kendi kendini denetleme olasılığı tanınmış olur.
“REKABET KURULU VE YASALARI DA DEVREDE”
RTÜK Yasası’nda özel radyo ve televizyon sahiplerinin kamu ihalelerine girebilmelerine ve menkul kıymetler borsalarında işlemlerde bulunabilmelerine olanak tanınması da, haksız rekabete yol açacağından dolayı kabul edilebilecek bir durum değildir. Medya kurumu sahiplerinin medya faaliyetleri ile uğraşmaları gerekirken, bunun dışında kamu ihalelerine girmeleri, borsa ve ticari faaliyetlerde bulunmaları, bankacılık yapmaları artık tüm dünya tarafından sakıncalı olarak görülen bir husustur.
Tüm bu gerçekler, görüşülmekte olan RTÜK Yasası’nı kabul edilemez kıldıgından, iktidara geldiğimizde derhal iptal edilecektir.
LDP iktidarında RTÜK kaldırıldıktan sonra medya patronlarının diğer ticari işleri Rekabet Kurulu tarafından düzenlenecek ve böylece haksız rekabet önlenecektir.
“MEDYA BİR EĞİTİM KURUMUDUR, HER TÜRLÜ VERGİDEN MUAF TUTULMALIDIR”
Liberal Demokrat Parti medyayı sadece bir eğlence sektörü olarak görmez. Medya toplumun eğitim ve kültür düzeyine enaz okullar kadar önemli katkıda bulunan bir sektör olarak görülmektedir. Bu nedenle tüm medya sektörüne vergi muafiyeti getirilerek sektörün gelişmesini sağlayacaktır.
BİR ÖRNEK “ABD’DE DURUM NEDİR?”
Amerika Birleşik Devletleri’nde Federal İletişim Komisyonu (Federal Communications Commission (FCC)) adı altında bir düzenleyici kurum bulunmaktadır.
Bu kurum radyo ve televizyon istasyonları ile ilgili kuralların uygulanmasından sorumlu olup yayın kanallarına frekans tahsisini en iyi mühendislik standartlarına uygun olarak sağlamak, lisans başvurularını değerlendirmek ve istasyonların lisanslarını yenilemek ile görevlendirilmiştir.
ABD ileltişim yasalarına göre FCC yayınları kesinlikle sansürleyemez. Bu nedenle FCC’nin yayınları denetleme görevi son derece sınırlıdır.
FCC yasaları ihlal eden medya kurumlarına sadece “uyarı” cezası verebilir. Frekans iptaline veya lisans yenilememeye kadar varan tüm diğer yaptırımlar ancak yargı kararıyla uygulanabilmektedir.