Liberal Demokrat Parti olarak bir ülkenin vergi politikasının, o ülkenin kaderini etkileyen en önemli konu olduğunu düşünmekte, fazla sayıda ve yüksek oranlarda vergilerin ülkeleri fakirleştirip vergi gelirlerini azaltırken, az sayıda ve düşük oranlarda vergilerin hem ülkeleri zenginleştirdiğini hem de vergi gelirlerini arttırdığını iddia ediyoruz.
Bu tespit elbette yeni bir tespit değil. 14. yüzyılda yaşamış büyük filozof ve sosyolog İbn-i Haldun’un Mukaddime adlı eserinde “Ülkeler gördüm vergileri yüksek, halkı fakir ve devletin kasaları boştu. Ülkeler gördüm vergileri düşük, halkı zengin ve devletin kasaları doluydu” şeklide tespitinden sonra, dünya tarihi de bu tespitin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Devleti sürekli büyüterek, devletin başındakilerin sonsuz bir gelir kaynağı sandıkları vergiye yüklenerek felaketten felakete sürükledikleri bir çok ülke.
Ve maalesef Türkiye de bu ülkelerden biri.
Liberal Demokrat Parti olarak bireylerin servetlerinin ve kazançlarının devlet tarafından zorbaca (bazen geçmişe işletilen vergileri bile kullanarak) ellerinden alınmasının hem ahlaksızlığa, hem de verimsizliğe yol açtığını haykırıyoruz.
Diyoruz ki, devlet harcadıkça harcamak, sağa sola para saçmak, israf etmek ve hortumlatmak için halkın tepesine çıkıp, sürekli “ver” diyeceğine, “hizmet ediyorum” palavrasını bir kenara bırakıp, asli görevlerine (iç güvenlik, ordu ve adalet) geri dönmeli, masraflarını kısmalı ve halkından çok daha az vergi talep etmelidir. Ancak o zaman, yani insanların kendi alın terleriyle kazandıkları para kendi ceplerinde kalınca, zenginlik gelebilir. O zaman kaynaklar çarçur olacağına verimli yatırımlara dönüşebilir, insanlara yüksek ücretli işler yaratabilir.
Liberal Demokrat Parti olarak sadece soruna parmak basmakla da kalmıyoruz, ve çözümü de tüm açıklığı ile ortaya koyuyoruz.
LDP iktidarında sadece ve sadece üç çeşit vergi olacaktır. Bunlar, emlak vergisi, gelir vergisi ve tüketim vergisidir.
Emlak vergisi sadece belediyelerin giderlerini karşılayacak, ve illere göre farklı oranlarda olacaktır. Belediye hizmetleri bir şehre değerini veren en önemli faktörlerden biri olacağından, yaratılan değer yine vergi verenlere geri dönecektir.
Gelir vergisini sadece kurumlar ödeyecek ve oran %10’u geçmeyecektir. Bu vergiden 5 kişiye kadar işçi çalıştıran küçük esnaf, finans (bankalar, borsa aracı kurumları, sigorta şirketleri, vs), ulaşım (Otobüs işletmeleri, havayolları, mal taşıma şirketleri,vs), kültür ve sanat (Plastik sanatlar, sinema. Tiyatro, vs), medya (Televizyonlar, gazeteler, radyo, internet, vs), sağlık (hastahaneler, klinikler, vs) ve eğitim (tüm okullar, kurslar, vs) sektörleri muhaf tutulacaktır.
Tüketim vergisi ise KDV’den farklı olarak, ürün ve hizmet her el değiştirdiğinde değil, sadece son tüketiciye satıldığında tahsil edilecektir. Tüketim vergisi oranları illerin gelişmişliklerine göre farklı farklı olacaktır.
LDP’nin bu politikası, yıllardır tepesine binmiş bir devletin vergi zorbalığına alışmış kişilerin kafasında, “Bu kadar vergi geliri yeter mi?” sorusunu oluşturabilir.
Öncelikle şunu çok net ve açık söylemeliyiz ki LDP iktidarında devlet giderleri radikal bir şekilde azaltılacaktır. Öyle göstermelik, tasarruf genelgeleriyle değil, halkın parasını emmekten başka bir işe yaramayan yüzlerce devlet kurumu tasfiye edilerek yapılacaktır bu.
Yapılacak vergi indirimleri kısa zamanda ekonomik faaliyetleri arttıracak ve devletin elinde verimsiz kalan fakat özel sektörden talep gören bir çok KİT’in değeri artacaktır. Böylece özelleştirme hızlı ve yüksek değerlerden yapılacaktır.
Devlet bütçesinin en büyük gider kaleminin faiz ödemeleri olduğu da herkesin malumudur. LDP’nin “finans sektörüne sıfır vergi” devrimi, ülkeye yurt dışından bol sermaye gelmesini sağlayacak, faizler düşecektir. Böylece bütçe üzerindeki faiz yükü hafifleyecektir. Zamanla özelleştirme gelirleriyle iç borç tamamen kapatılacak artık devlet ayağını yorganına göre uzatacaktır. LDP iktidarında “Devlet ne kadar harcarsa o kadar vergi” anlayışı bitecek, “ne kadar vergi geliri varsa Devlet ancak o kadar harcama yapılabilir” anlayışı gelecektir.
Üstelik LDP’nin öne sürdüğü oranlar, en başta %10 gelir vergisi hiç küçümsenmemesi gereken bir orandır. Konu oran olduğunda reel gelir tamamen ekonominin büyüklüğüne bağlıdır. Batmış bir ekonomide istediğiniz oranı koyun, gelişmiş bir ekonomide %10 oranındaki bir vergi kadar reel gelir elde edemezsiniz. İbn Haldun’un da işaret ettiği nokta zaten budur.
Kısaca LDP Türkiye’nin yaşadığı bu sefaleti sona erdirecek vergi ve ekonomi politikasına sahip tek siyasi partidir, ve “Ankara Partileri”nin Türk halkına yıllardır yaptığı zulme son verecektir.